İkinci dönemin başlamasıyla beraber sınıf öğretmenlerinde yıl sonu gösterisi hazırlama stresi yaşanmaya başlar. Bu konuda okullarda yerleşmiş bir gelenek vardır adeta. Özellikle de birinci sınıf öğretmeniyseniz kurtuluşunuz yok gibidir. Neler yapılacağı düşünülmeye başlanır. Hatta toplantılar bile düzenlenir. Herkes beklenti içine girmiştir artık.
Öğretmen, çaresizce yapacağı etkinlikleri planlamaya çalışır. Video paylaşım siteleri ve sosyal medya grupları ilaç gibi gelir. Son on yılın gösterileri taranır ve yıl sonu gösterisi şekillenmeye başlar. Gösteri diyerek biraz küçümsedim galiba. Bayram havasında geçmesi beklendiği için literatürde “Okuma Bayramı” olarak kabul edilmiş ve yerini almıştır. Bu kadar görkemli bir isme uygun program hazırlamak kolay olmamalı tabii. Öğretmende bu gerçeği bildiği için hazırlayacağı bu çalışma için ders saatlerini feda etmeye hazırdır zaten.
Çocuk geçirdiği yorucu ve tempolu okuma-yazma çalışmalarından sonra rahat edeceğini düşünürken beklemediği bir durumla karşı karşıya gelir. Planlamanın ilk aşaması dans gösterisidir. O yılın en çok dinlenen şarkısı ile bol tekrar içeren ponponlu dans gösterileri başlamıştır bile.
Dans gösterilerinden sonra okuma bayramının vazgeçilmez unsuru olan şiir ezberleme hazırlıkları başlar. Kaldırımlar ve Bayrak şiiri başta olmak üzere edebiyatımızın en seçkin şiirleri seçilir. Şiir seçiminde önemli olan çocuğun okuduğundan bir şey anlamamasıdır. Çocuk ne okuduğunu bilmese de anlamsız bir çalışmanın içinde olduğunun farkındadır. Artık sorgulamaz ve söylenileni en iyi şekilde yapmaya çalışır.
Şiir de tamam. Sıra geldi tiyatroya…“Çocukların her özelliği ortaya çıkarılmıştır.” mesajını izleyicilere vermek için kısa skeçler olmazsa olmazdır. Sosyal mesajı bol olan en kısa sürede ezberlenecek bir oyunun provaları defalarca yapılmaya başlanır. Vurgu ve tonlamaya dikkat et uyarılarından bıkan çocuk artık bir süre sonra istenilen aşamaya gelir.
Son bir etkinlikle program şekillenmeye başlar. Her yetenek ortaya çıkarılmalı demiştik. Bu yüzden koro mutlaka olmalı. Yılın öne çıkan şarkılarına da yer vererek çalışma tamamlanır.
Yoğun baskı ve zorlamayla geçen çalışma programının ardından “Okuma Bayramı” hazırdır. Çocuk her yönüyle sunulmayı beklemektedir. Ellerde telefon ve kameralarla bekleyen aileler bu gösteriler için harcadıkları paranın karşılığını çekecekleri resim ve videolarla çıkaracaktır. Bunun için en ön sırada diğer izleyicileri önemsemeden çocuklarını ilk defa görüyormuş heyecanıyla resim ve video çekmeye başlarlar. Resim ve video çeken aile için olay bitmiştir artık. Diğer çocukların yaptıklarını kıyaslama yapmak amacıyla takip ederler. Resimler çekildi ve olay bitti. Amaç buydu zaten öğretmenim.
Gösteri öncesi yapılan tehditler meyvesini verirse harika bir gösteri izleyicilerle buluşur. Her çocuğa defalarca gösteride neler yapması gerektiği emir cümleleri ile hatırlatılır. Öğretmenin konuşmalarından çocuk; okuma bayramında sadece kendisinin eğlenmeyeceğini, amacın gelenleri mutlu etmek olduğunu anlar. Öğretmenin tehditleri gösteri sırasında da devam eder. Hiç kimse hata yapmamalıdır. Yapılan baskı ve zorlamayı çocukların beden dillerinden fark edersiniz zaten. Telefonları bırakıp bakabilirseniz eğer…
Ve gösteri ayakta yapılan alkışlarla sona erer. Okul müdürünün övgü dolu konuşmasından sonra velilerin de tebrikleri gelir. Bu sosyal tatmin, öğretmende, “Başta istememiştim ama gayet iyi oldu. İyi ki böyle bir gösteri yapmışım.” düşüncesini yerleştirir. Aldığı bu övgülerden sonra öğretmen odasının en havalı öğretmenidir artık. Bir sonraki yıl birinci sınıfa girecek öğretmenlere mentörlük yapmaya bile başlar.
Hala çocukları merak edenler varsa onlar açısından durumu anlatayım. Çocuklar görevlerini başarıyla tamamladılar. Öğretmenlerinin tanıtımını tüm okula hatta tüm ile yaptılar. Okullarının ne kadar sosyal faaliyetlere önem verdiğini gösterdiler. Onlar sayesinde okul daha çok beğenilecek ve iyi aileler tarafından seçenek olarak görülecek. Öğretmenleri de ilin en takip edilen öğretmenlerinden biri olacak.
Ya çocukların duyguları… Gösteri hazırlanırken mükemmellik kaygısıyla yapılan baskı sonucunda örselenen, değersizleştirilen çocuğun bir önemi yok. Anlam veremediği garip isimli bu gösteri için yapılan çok sayıda tekrarla sıkıcı provalarla ezber için yapılan zorlamalarla çocuk değerini anlamıştır artık. Neden “Okuma Bayramı” adı verildiğini sorgulamadan çocuk görevini tamamlamıştır.
Çocukların bakış açıları çok farklıdır. Gösteriş biz büyüklere has bir tavırdır. Çocuk için kendini beğendirmek diye bir durum yoktur. O istediği her şeyi doğal olarak yapar. Yaptığı bir işte gösterişi ve kendini beğendirmeyi düşünmez. Onun için bir çalışmada tekrara gerek yoktur. Ayrıca mükemmel olma onun için önemli değildir. Çocuktur ve hata yapabilir. Şiiri unutursa veya takılırsa kağıda bakmak onun için gayet normaldir. Ayrıca eğlence ve komiklik olmalıdır yaptığı faaliyetlerde. Ona göre eğlenmedikten sonra dans sırasında herkesin aynı anda aynı hareki yapması çok anlamsızdır. Komik ve çocukça değilse bir şiiri okumak da gereksizdir ayrıca…
Değerli öğretmenim, veli baskısını, okul idarenizin bu konudaki istek ve zorlamalarını, meslektaşlarınızla yarışı bir kenara bırakın. Elimizdeki grubun çocuklardan oluştuğunu ve yapacağımız basit bir hareketle onu okuldan soğutacağımızı, ruhunda tamir edilmesi zor tahribatlara neden olacağımızı, onlara daha yedili sekizli yaşlarda yetersizlik ve başarısızlık duygusu yaşatabileceğimizi, “Ben çok beceriksizim, ben bunu yapamam.” düşüncesini yerleştirebileceğimizi unutmayalım.
Çocuklar bizim tanıtım ürünümüz değildir. Bir öğretmenin kalitesini de yapacağı gösteriler belirlemez. Okul bittiğinde çocukların aklında kalan gösteri değil, onlarla bir yıl boyunca kurduğunuz sevgiye dayalı iletişimdir.
Peki okullarda hiç gösteri yapılmasın mı? Yapılsın tabii…
Öncelikle yapılacak etkinliğe “ dinleti, okuma bayramı, müzik şenliği vb. isimler koyulmamalı. Bu isimler insanlarda gereksiz bir beklenti oluşturmaktadır. Şiir etkinliği, şarkı etkinliği gibi isimler yapılacak etkinlik hakkında daha net bilgiler verir.
Planlama sene başında yapılmalı. Planlama yaparken çocukların katılımı çok önemlidir. Yapılacak etkinliklerle ilgili öneride bulunmaları ve seçilen etkinlikleri değerlendirmeleri yapılacak etkinliği daha çok benimsemelerini sağlar. Sınıfımla birlikte yaptığımız toplantı sırasında “fıkra anlatma günü” fikri ortaya çıkmıştı. Fikir çocuklardan çıktığı için hazırlanma aşaması çok kısa ve eğlenceli geçmişti.
Tek bir faaliyet alanı belirlenmeli. Şiir, oyun, koro, dans vb. çalışmaların hepsinin bir arada olması etkinliğin uzamasına, çocuğun faaliyetten zevk almamasına ve zorlanmasına neden olur. Ayrıca bu şekilde hazırlanan gösteriler çok uzun sürer, motivasyon düşeceği için hata oranı da artar. Çocukların bulundukları gelişim dönemi dikkate alındığında uzun bir gösteride kopmalar yaşanacağı bilinmelidir.
Veli, okul idaresi veya okuldaki diğer öğretmenleri etkilemek amacıyla etkinlikler yapılmamalı. Mutlaka ders içerikleriyle ilişki kurulmalı. Yapılacak etkinlikler kazanımları destekleyici nitelikte olmalı. Yıl boyunca müzik dersinde öğrettiğiniz çocuk şarkıları ile yıl sonunda yapacağınız şarkı söyleme etkinliği ile “Müzik çalışmalarını sergiler.” kazanımını gerçekleştirmiş olursunuz. Hem yıl sonunda öğrenilen şarkılar sunulmuş olur hem de etkinlik için derslerden gereksiz zaman kullanılmamış olur. Çocuk derste yaptığı çalışmanın ne kadar değerli olduğunu farkına varır.
Etkinlikler için davetiye bastırma, özel kıyafetler yaptırma, çocukları kuaföre gönderme, özel hoca tutma gibi veliye ekonomik anlamda yük oluşturacak ve insanları beklentiye sokacak tavırlardan uzak durulmalı. Böyle bir hazırlık çocuklarda ders dışı bir faaliyet yapıldığı izlenimi oluşturur. Yapılan çalışmayı doğallıktan çıkarır. Ayrıca yapılacak etkinlikte çok sayıda izleyici çağırmak da çocukları tedirgin eder. Özellikle ilkokulda sunumlar daha küçük gruplara yapılmalıdır. Hatta yapılacak ilk gösteriler sınıf içinde yapılmalı ve çocukların tutumları gözlenmeli.
Çok sayıda tekrar ve prova yapılması etkinliğe karşı motivasyonu düşürür. Bir konuda sürekli tekrar yapılıyorsa bu durum çocukta gerginliğe neden olur. Bu yüzden gereksiz prova ve tekrarlardan uzak durulmalı. Hata yapmanın normal olduğu hissettirilmeli. Yapılacak çalışmanın dersin bir parçası olduğu fikrinden harekete geçilmeli. Mükemmel olma kaygısı yaşatılmamalıdır. Sınıfımla birlikte yaptığımız şiir etkinliğine sadece bir kez prova yapmıştık. Unutulan mısraları sınıfça okumuştuk. Bir etkinlikte kendini beğendirme kaygısı yoksa hata olsa bile olumsuz duygu yaşanmasına neden olmaz.
Kısacası yapmayı düşündüğünüz etkinlikler öğrencilerin yıl içerisindeki faaliyetlerinin doğal bir sonucu olmalıdır. Süreç içerisindeki çabalarını temsil etmelidir.
Yorumlar
Yorum Gönder